Bizlere vefayı, aidiyeti ve baba mirasına nasıl sahip çıkılacağını gösteren, babasından yadigar kalan 3 numaralı efsane Milan formasını 25 yıl onurla taşıyan kaptanın hikayesi.
Paolo Maldini hikayesini anlatmak için önce babası Cesare Maldini’yi anlatmak gerekir. Cesare Maldini, Milan’da 4 Serie A şampiyonluğu ve 1963’te Milan tarihinin ilk Şampiyon Kulüpler kupasını kaptan olarak kazandı. 3 numaralı formasıyla 1968’de Milan’a bir efsane olarak veda etti.
Efsanenin Doğuşu
Cesare Maldini’nin futbola veda ettiği yılın yazında, Paolo Maldini 26 Haziran 1968’de dünyaya gözlerini açtı. Çocukluğunda Juventus taraftarı olan Paolo, babasının ısrarı sayesinde 10 yaşında AC Milan altyapısına girmişti. Altyapıda forvet olarak başlayan Paolo daha sonralarda sağ bek oynamaya başladı. Altyapıda başarıyla ter döken Paolo Maldini, 20 Ocak 1985 tarihinde, 16 yaşındayken Udinese maçında, sakatlanan Sergio Battistini’nin yerine girerek efsanesi olacağı kulüpte ilk resmi maçına çıktı. İlk senelerinde sağ bek olarak oynayan Paolo, “sol ayağım neden sağ ayağımla aynı güçte değil” diyerek saatlerce sol ayak çalıştı ve daha sonraları sol tarafta oynamaya başladı. Zaten bundan sonra yaşananlar Milan tarihinin ta kendisiydi. Çünkü Milan yaşadığı şampiyonlukları, sevinçleri veya hüzünleri, yani yaşanabilecek bütün duyguları Paolo Maldini ile yaşamıştı, kulübün çeyrek asrında hep o vardı ve bundan sonra da o olacaktı.
Ömürlük Macera
O zamanlar Milan kulübünün sahibi olan Silvio Berlusconi 1987 yılında çok flaş bir karara imza atarak hiçbir futbolculuk geçmişi olmayan Arrigo Sacchi’yi takımın başına getirmişti. Bütün ulus bu kararın yanlış olduğunu, Sacchi’nin futbolculuk geçmişi olmadığı için başarısız olacağını söylüyordu; ancak Sacchi’nin bu eleştirilere karşı efsane bir cevabı vardı:
İyi bir jokey olmak için önce at mı olmak gerekir?
Arrigo Sacchi
Sacchi herkesi utandırarak o sezon futbol tarihinin en efsane kadrolarından olan takımla Şampiyon Kulüpler kupası, Serie A ve UEFA Süper Kupasını kazandı. Hücum hattı Frank Rijkard, Van Basten ve Ruud Gullit efsanelerinden oluşan takımın orta sahasında Carlo Ancelotti ve Donadoni gibi isimler varken,, Sacchi ile sol beke evrilmiş olan Paolo Maldini, efsane kaptan Franco Baresi, Costracruta ve Tasottili savunma hattıyla o sezon sadece 14 gol yiyerek tarihin en iyi savunmalarından biri olarak adını tarihe yazdırdı.
Paolo Maldini 17 yaşında olmasına rağmen kendisine verilen görevi başarıyla yerine getirmişti ve babasından miras kalan efsanevi 3 numaralı formayı gururla taşıyordu. Paolo İtalya Milli Takımı’nda da oynamaya başlamıştı. Milli takımla ilk maçına 1988’de Yugoslavya karşısında çıkmıştı. O sezon İtalya ile EURO 1988 turnuvasında başarıyla ter döktü. 1990 Dünya Kupası’nın yarı finalinde Maradonalı Arjantin’e elenen ve 3.’lük maçında İngiltere’yi yenerek dünya üçüncüsü olan kadroda başarıyla boy göstermişti.
1991 yılına kadar 4 sezon Milan’ı çalıştıran Arrigo Sacchi bu süre zarfında 2 Şampiyon Kulüpler Kupası, 2 UEFA Süper Kupası, 1 Serie A kazanarak büyük işlere imza attı ve 1991 yılında İtalya milli takımının başına geçti. Milan, Sacchi sonrası göreve Fabio Capello’yu getirmiş ve Fabio Capello yönetiminde adeta uçuşa geçmişti. Capello’lu Milan ilk senesinde namağlup şampiyon olarak adını tarihe yazdırmıştı. Fabio Capello, Paolo Maldini’yi sol bekten merkez stopere evirmişti. Paolo, her zaman olduğu gibi kendisine verilen görevi layıkıyla yerine getiriyordu. Capello yönetiminde 4 sene üst üste şampiyonluk yaşayan Milan bu çizgisini Avrupa’da da sürdürüyordu. Paolo Maldinili Milan, 1993’te Şampiyonlar Ligi finalinde Marsilya’ya 1-0 kaybetti; ancak bu finalden 1 sene sonra tekrar finale çıkarak Johan Cruyff’lu Barcelona’nın rakibi oldu. Maçı 4-0 kazanan Milan, Cruyff’un Barçasını adeta sahadan silmişti. Paolo Maldini her zaman olduğu gibi rakip hücumcularına adeta sahayı dar etmiş ve kupayı kazanmıştı. 3 kez üst üste çıktıkları finalde Louis Van Gaal’in Ajax’ına 1-0 kaybederek İtalya’ya dönmüşlerdi.
Çöküş Yılları
Paolo Maldini 1994 Dünya Kupası’na İtalya ile katılmıştı. Roberto Baggio’nun sayesinde finale kadar gelen İtalya, Brezilya’yla penaltılara kaldı ve Roberto Baggio’nun penaltıyı kaçırmasıyla kupaya veda etti.
Fabio Capello’nun Real Madrid’e gitmesiyle çöküşe geçen Milan çareyi tekrardan İtalya milli takımıyla yollarını ayıran Arrigo Sacchi’yi getirmekte buldu ancak Sacchi’nin 80’lerde devrim yaratan o sistemi artık bir işe yaramıyordu ve Milan ligi 11. tamamlayarak çöküşe devam ediyordu. Bunlar olurken bir de üstüne efsane kaptan Franco Baresi futbolu bırakma kararı aldı ve efsanesi olduğu kulübe veda etti. Baresi sonrası kaptanlık pazubandını takacak bir isim vardı o da Paolo Maldini’ydi, babasından miras kalan kulübün kaptanıydı artık.
Paolo sahadaki duruşu, topa müdahaleleri, saha içi ve saha dışındaki çalışkanlığıyla adeta bir idoldü. Takım arkadaşları onun bu çalışkanlığıyla ilgili olarak şöyle diyorlardı: “Çalışkanlığı dillere destandı. Milan’da her sezon başında performans testleri yapılırdı ve Maldini her yıl önceki sezonlardan daha yüksek sonuçlar çıkartırdı.”
Milan 1997 yılında Real Madrid’ten ayrılan Fabio Capello’yu tekrardan göreve getirdi ancak Capello da çare olmadı. 1 sezon sonra Alberto Zaccheroni’yi göreve getiren Milan, o sezon 1 puan farkla şampiyon oldu ancak Alberto’nun etkisi pek fazla olmamıştı. Milan, daha sonra takımın başına eski efsane kaptanları ve Paolo Maldini’nin babası olan Cesare Maldini’yi getirse de şampiyon Juventus’tan 16 puan gerideydi.
Milan’da Tanıdık Bir Sima
Milan yönetimi ne yapsa olmuyordu. Bir de Milan aşırı gelenekçi bir kulüp olduğu için yabancı teknik direktörlere pek sıcak bakmıyor, seçimlerinde ya eski oyuncularını ya da İtalyanları tercih ediyordu. Milan yönetimi 2001 yılında bu tabularını yıkarak Fiorentina’da başarılı bir dönem geçiren Fatih Terim’i göreve getirdi. Ancak Paolo Maldini’nin babası Cesare Maldini Milan’ın geleneğini devam ettirmesi ve göreve Ancelotti’nin getirilmesi gerektiğini düşünüyordu. Hatta bunun için elinden geleni yapıyordu. Terim maç başına puan ortalaması olarak son 46 yılın en iyisiydi, ancak Terim Milan’da kalamaması saha içiyle alakalı değildi. Dediğimiz gibi Milan’ın aşırı gelenekçi bir kulüp olmasıyla alakalıydı ve 13 maç süren Milan kariyeri sona erdirilmişti.
Yeniden Zirveye
2002 Dünya Kupasında İtalya milli takım formasını son kez giyen Paolo artık 34 yaşındaydı ve 1 sene sonra futbolu bırakma kararı almıştı ancak güzel günlerin geleceğinden haberi yoktu. Cesare Maldini’nin istediği oldu ve Carlo Ancelotti takımın başına getirildi. 2003 yılında Şampiyonlar Ligi finalinde, şampiyonluk yarışında geride kaldığı Juventus ile kozlarını paylaşacaklardı ve Paolo Maldini de takımına bu zorlu maçta kaptanlık yapacaktı. Maçı penaltılar sonucunda kazanan Milan yeniden o eski şaşalı günlerine geri dönmüştü.
Paolo Maldini emeklilik kararını rafa kaldırmış ve takımının bu yükselişinde kaptan olarak yeni partneri olan Nesta ile başrol oynayacaktı. 2003-2004 yılında o efsaneleşecek kadroyla 5 senelik Serie A şampiyonluk hasretine son verdi ve yeniden kendine gelmişti.
2005 İstanbul
Takvimler 2005’i gösterdiğinde İstanbul, Şampiyonlar Ligi Finaline ev sahipliği yapacaktı. Milan’ın rakibi İngiliz devi Liverpool’du. Paolo Maldini 7. Şampiyonlar Ligi finalini oynayarak tarihe geçecekti. Maçın perdesini 1. dakikada kaptan Paolo Maldini açarak Şampiyonlar Ligi finallerinin en erken golüne imza atmıştı. İlk yarıyı 3-0 önde bitiren Milan, ikinci yarıda 3 gol yemiş ve maç penaltılara gitmişti. Penaltılar sonucu kupayı Liverpool kazandı. Milanlılar adeta yıkılmıştı ama pes etmek yoktu.
Kazanılan Son Kupa
2005 yılında İstanbul’da oynanan finalde kupayı Liverpool’a karşı kaybeden Milan 2 sene sonra Yunanistan’da oynanan finalde tekrar Liverpool ile karşı karşıya geldi. Paolo 8. ve son finalini oynuyordu. Maçı Inzaghi’nin attığı iki golle 2-1 kazanan Milan, İstanbul’un intikamını alarak kupayı kaptan Paolo’nun ellerinde kaldırdı. Paolo Maldini için son kupaydı. Babasından miras kalan o şanlı formayla kazandığı son kupaydı…
Kaptanın Vedası
Takvimler 24 Mayıs 2009’u gösterdiğinde ligin 37. haftasında Roma’yla San Siro’da oynanan maçta baba yadigarı olan 3 numaralı efsane Milan formasıyla futbola veda etti ve 3 numaralı forması başka bir Maldini gelene kadar emekliye ayrıldı. Maç sonunda bütün tribünler tarafından alkışlandı ancak bir tribün hariç; Curva Sud. Curva Sud zaman zaman ücretsiz bilet için yönetimi tehdit ediyordu eğer ücretsiz bilet vermezlerse maçta oturup hiçbir tezahürat yapmıyordu. Maldini onlar için şöyle diyordu:
“Tarafsız sahada oynasak iyi. Onlar kulübün başarısını umursamayan, yönetimden bilet koparmak için yaşayan asalaklar. Bu paralı köpekler kulübe zarar veriyor.”
Paolo Maldini Curva Sud’u bu sözlerle eleştirmişti.
Curva Sud bu sözleri unutmadı ve Paolo’nun onların önüne geldiği an Baresi bayrağı açıp “Tek kaptan Baresi” tezahüratları yapıp Maldini’ye küfürler etti.
Her ne kadar veda anını mahvetmiş olsalar da Paolo Maldini çeyrek asırdır onurla taşıdığı bu formayla ne kazandığı şampiyonlukları ne de kaptanlık pazu bandını Curva Sud sayesinde kazanmıştı. 25 yılda 900’den fazla maç, 5 Şampiyonlar Ligi, 7 Serie A, 5 İtalya Süper Kupa, 2 Dünya Kupası Galipleri Kupası, 1 Coppa İtalya, 4 UEFA Süper Kupası… En kötü günde de en güzel günde de kaptan hep oradaydı. Maldini soyadında adeta bir kulübün tarihi yatıyor.
Teknik direktörlüğe karşı bakış açısını, “teknik direktörlük hayatta yapmak istemediğim işlerin toplamı…” şeklinde özetleyen Maldini, şimdilerde Amerika’da bulunan Miami FC’nin ortaklarından biri. 2018 yılından beridir de Milan’da sportif direktörlük yapıyor. Oğullarından biri Daniel Maldini, Milan altyapısında oynamakta. O da babası ve dedesi gibi bir gün 3 numaralı efsane formayı sırtına geçirecek. Belki de Milan’ın şu anki buhrandan kurtulması için sahada bir Maldini’ye ihtiyacı vardır kim bilir. Belki güneşli günler, gelmesi için Maldini’yi bekliyodur. Her şeyi zaman gösterecek.
Futbolu bıraktından sonra da zafer kazanmaya devam eden Maldini, yakın zaman önce corona virüs teşhisiyle tedavi gördü. Kaptan, corona virüs illetinden de kurtuldu.
Babasından kalan mirası onur ve şerefle 25 yıl terleten Maldini’ye; bizlere vefayı, aidiyeti ve mükemmel futbolculuğunu izlettirdiği için minnettarız. Her şey için teşekkürler kaptan…
NOT: Bu yazının orijinali Plase Dergi‘de Mehmet İşgör tarafından 05.11.2020 tarihinde yayınlanmış olup, tüm yayın hakları Plase Dergi’ye aittir. Plase Dergi’nin izni ile sitemizde yayınlanmıştır.
PLASE DERGİ – AC MİLAN TÜRKİYE